5 Ocak 2012 Perşembe. HZ. ALİ'NİN A'DAN Z'YE SÖZLERİ. Acelenin meyvesi yanlışlıktır. Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır. Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir. Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir. Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve 1033 Görüntüleme. Zalim Padişahla Fitneci Vezir, Mesnevî’den Hikayeler. Eski zamanlarda Yahudilerin zalim bir padişahı vardı. Hz. İsa (a.s) düşmanıydı. Hristiyanları çeşitli eziyetlerle yakar, yandırır ve öldürürdü. Şaşkın padişah, Musa ile İsa’nın (a.s) ikisinin de Allah (c.c) yolunda yürüyen peygamberler HZ.İBRAHİM ALEYHİSSELAM; Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (sas) Hz. İsa (a.s.) - Mesih; Hz musa aleyhisselam; Hz Adem as; MAKALELER. Ailede Huzur - Aile Huzuru; Ladikli Ahmet Ağa'nın sırrı! Nasrettin Hoca Fikraları; Hakkımızda; En güzel dini videolar Sitede Arama; Sağlıklı yaşam Hz Muhammed (s.a.v.) Sözleri. Hadis, ehline şerefli gömlek giydiren Allah’u Teala hazretlerine hamdlerin en güzeliyle hamd ederiz. Seyyidimiz, efendimiz ve senedimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)’e dua ve selâmların en güzeliyle dua ve selâm olsun. Saniyen şerefli âline ve ashabına selâm olsun. MUSABeni İsrâil peygamberlerinden Hz. Musa'nın (A.S.) ismi. Dört büyük kitaptan birisi olan Tevrat, vahiy yoluyla kendisine gelmiştir. Yahudilerin en büyük peygamberidir. Şeriatı, İsa'ya (A.S.) kadar devam etti. Yusuf'un (A.S.) soyundan Yuşa nâmındaki peygamberi yerine tâyin ederek vefat etmiştir. Mısır firavununa karşı mücadele etti. Harun (A.S.) kardeşi ve kendi q1ra. Haberler > Kuran-ı Kerim'de Geçen ve Anlamlarıyla Duyanları Huzura Erdiren Birbirinden Etkileyici Erkek İsimleri - 0656 Bebeklere isim verilirken Kur'an-ı Kerim'de geçen bir ad koymak oldukça tercih edilen bir durumdur. Ancak bazı zamanlar sırf Kur'an-ı Kerim'de geçiyor diye anlamına bakımdan da isim konulduğu rastlanılabilir bir olaydır. Bu içerikte de Ahmet, Muhammed, Akif gibi yaygın kullanılan isimlere yer verilirken aynı zamanda da Ahlas, Benan Ecir'e benzer az bilinen isimlere ve anlamlarına da yer veriliyor. Türkiye'de yaygın olan kullanılan Ahmet, Ali, Mustafa gibi pek çok ad Kur'an-ı Kerim'de yer alan isimlerden bir tanesidir. Adem İlk yaratılan insan ve temiz insan anlamlarına gelir. Ahmet Allah'a şükreden, övülen kişi anlamındadır. Adil Adaletli, Allah'ın emirlerini hakkaniyetle yerine getiren kişi anlamına gelir. Ali Yüce, ulu demektir. Aynı zamanda Dört Halife'den Hz. Ali'nin Allah'ın ermiş kıldığı, sevilen kişi anlamındadır. Azim Muhteşem, kuvvetli ve önemli kişi Temiz yürekli, iyi ve saf kişi anlamındadır. Araf Cennet ve cehennem arasındaki yer, tepe ve usul anlamına gelir. Akif İbadet eden, direnen kişi demektir. Abdi Kulluk eden kişi Hz Muhammed'in babasının adıdır ve Allah'ın kulu anlamına gelir. Ahad İhlas Suresinde yer alır ve tek olan gururlu, çekici ve çok bilen kişi demektir. Kur'an'da 13 yerde Allah'ın ismi olarak geçer. Afil Enam Suresinin 76. ayetinde yer alır ve görünmez olan kişi anlamına Allah'ın isimlerinden biridir ve kalıcı, sürekli Kurak bir yer demektir. Bedir Dolunay demektir. Bünyamin Yakup Peygamber'in küçük oğlunun adıdır ve kazan kişi Sağlam, dayanıklı kişi Allah'ın isimlerinden biridir ve gizli, görünmeyen anlamlarına gelir. Berka Şimşek Erken ve sabah vakti Turna Kuşu ve erkek deve demektir. Benan Parmakla gösterilecek kadar güzel olan kişi Allah'ın isimlerinden biridir ve güzel Rahman suresinde yer alan, yüce anlamına gelen Allah'ın isimlerinden birisidir. Cudi Hud suresinde geçer ve cömert anlamına gelir. Cihad Allah yolunda sarf edilen her türlü hareketin adıdır ve mücadele anlamına gelir. Dehri Çok bilen kişi Engelleri ortadan kişi demektir. Diyar Dünya ve ülke demektir. Davut Aziz, sevgili anlamındadır. Ekmel En uygun olan kişi anlamına gelir. Emin Korkusuz, güvende olan kişi Dürüst, iyi huylu kişi demektir. Ezel Sonsuz eksiklik, başlangıcı bilinmeyen demektir. Eyüp Peygamber ismidir ve sabırlı kişi anlamına gelir. Ecir Sevap Hucurat suresinde yer alır ve Allah korkusu olan kişi anlamına Sonsuz demektir. Ebu Ata ve baba demektir. Efnan Cennette bulunan güzel ağaçlara verilen isimdir. Ekrem Cömert kişi Yardım etmeyi seven, yardımcı olan kişi Allah'ın isimlerinden birisidir ve üstün kişi Kur'an'ı Kerim'de geçen bir surenin ismidir ve doğru yolu gösteren kişi Kazanan kişi demektir. Fuad Necm Suresinin 11. ayetinde yer alır ve gönül demektir. Halim Uysal kişi anlamına gelir. Hamid Şükreden kişi Doğruluk demektir. Halit Sonsuzluğa uzanan kişi demektir. Hamdi Kur'an'da Birçok Surede Geçen Hamdi, Allah'a Şükreden Sad, Nahl Surelerinde Geçen Halis Samimi Anlamına Kur'an'da Birçok Surede Geçen Hayri, İyilik Yapan Kişi Allah'ın İsimlerinden Biri Olan Hakim, Kur'an'da Birçok Surette Yer Hem Erkek Hem Kadın İsmi Olan Hafız, Nisa, Hicr, Şura Surelerinde Yer Alan İsimlerdendir. Kur'an'ı Ezbere Bilen Kişi Birçok Surede Geçen Hatem İsmi, Cömert Bağışlanma Anlamına Peygamber Adı Olan İdris, Aynı Zamanda Bir Kiraz Kur'an'da Yer Alan İlyas Peygamber Peygamber İsmi Olan İbrahim, Hak Anlamına Gelmektedir. İsa Hz. İsa'nın adıdır ve ve Allah'ın yargılaması anlamına gelir. İshak Peygamber Adı Olan İshak, Güler Yüz Anlamına Kur'an'da Yer Alan İsmail İsmi, İşiten Kimse Kur'an'da Geçen Kazım İsmi, Öfkesini Yenen Kişi Anlamına Kur'an'da Geçen Surenin Adı Olan Kadir, Birçok Ayette Yer Almaktadır. Kudretli Kişi Kur'an'da Birçok Ayette Geçmektedir. Alın Yazısı Hem Kız Hem Erkek İsmi Olarak Kullanılan Kamer, Kur'an'da Birçok Ayette Geçmektedir. Ay Kur'an'da Birbirinden Farklı Ayetlerde Yer Alan Kaim, Dik Duran Kişilik Allah'ın 99 İsminden Biri Olan Kahhar, Yok Edici Allah'ın İsimlerinde Olan Kavi, Kuvvetli Zengin Kur'an'da Birden Fazla Ayette Yer Alan Karun, Çok Zengin Anlamına Gelmektedir. Lokman Uzun zamandır var olan, önceki anlamlarına gelir. Lut Hz. İbrahim'in yeğeninin ismi ve bir göl adıdır. Muhammed Hz. Muhammed'in ismidir ve iyi, güzel huylu kişi Hz. Musa'nın ismidir ve vasiyeti yerine getiren kişi anlamındadır. Malik Mülk sahibi demektir ve bir melek ismidir. Mustafa Seçilmiş kişi demektir. Mavera Görülenin ötesindeki şey ve öteki evren demektir. Memati Ölüm anlamına Allah tarafından gönderilen elçi, haberci Din uğruna savaşan kişi anlamına gelir. Metin Dayanıklı kişi demektir. Melik Allah'ın isimlerinden bir tanesidir ve tüm alemin tek sahibi anlamına gelir. Nezir Allah yoluna kendisini adayan kişi demektir. Nuri Günahtan ve haramdan uzak, parlayan kişi demektir. Naci Cehennemden kurtulan huzura ulaşan kişi anlamındadır. Necati Kurtulan kişi Haberci Uyarı demektir. Nadi Alak Suresinde yer alır ve haykırmak anlamına Peygamber isimlerindendir ve yardımsever Hak yolunda yürümek demektir. Resul Elçi anlamındadır. Rauf Esirgeyen, merhametli kişi anlamlarına gelir ve Allah'ın isimlerinden bir Razı olmak anlamına Acıyan, merhamet eden kişi demektir. Raci Rica eden, gelen kişi demektir. Ramazan Oruç tutulan aydır ve bayram ismidir. Sirac Meşale ve nur saçan kişi Mekke'de bulunan tepelerden birisi ve berraklık, huzur, neşe anlamlarına Şuara Suresinde geçer ve kusursuz, ermiş Savaşa gitmek ve yolculuk anlamındadır. Süleyman Hz. Davut'un oğlunun ismidir ve huzurlu kişi anlamına Sabreden kişi anlamına gelir ve Bakara suresinde geçer. Seva Nahl ve Enfal surelerinde yer alır ve birlik beraberlik Medyen Halkına gönderilen bir peygamberin ismidir. Şakir Şükreden, memnun kişi anlamındadır. Şüheda Şehit demektir. Tarık Kur'an-I Kerim'de yer alan bir surenin adıdır ve yıldız anlamına gelir. Taha Kur'an-I Kerim'de geçen surenin İstemek ve isteyen kişi Coşku Necm suresinde geçer ve gökyüzü ile yeryüzünün bileştiği çizgi Tevbe suresinde geçen bir isimdir. Veli Ermiş kişi demektir. Yunus Hz Yusuf'un adıdır. Aynı zamanda takım yıldızı ve balık ismidir. Yasin Kur'an-ı Kerim'de yer alan bir ayet adıdır. Yahya 'Allah lütufkardır' anlamındadır. Yakup Takip Edilen edilen, erkek keklik anlamlarına gelir ve Peygamber ismidir. Zümer Kur'anı Kerim'in 39. suresinde geçer ve zümre, grup demektir. Zekeriya 34. Peygamberin ismidir. Zülfikar Hz. Ali’nin kılıcının adıdır. Zülkarneyn 33. Peygamberin ismidir. Zakir Zikreden kişi demektir. Zahit Dinin gereksinimlerini yerine getirerek haramdan uzak duran kişi demektir. Bu içerikler de ilginizi çekebilir Giriş Tarihi 1506 Güncelleme Tarihi 1506 Kur'an-ı Kerim'e göre bilinen pek çok peygamber bulunuyor. Tüm peygamberler ortak özelliklere ve görevlere sahip olarak, insanlara yol göstermeyi hedefliyor. Örnek yaşantıları ile dikkat çeken peygamberlerin, soy ağaçları da merak edilen konular arasında yer alıyor. Peki, Kur'an-ı Kerim'de geçen 25 peygamberin soy ağacı nedir? ABONE OL Peygamberimizin soy ağacı ve aile şeceresi Müslümanlar tarafından sıklıkla merak ediliyor. Peygamberlerin soy ağacını yazımızın devamında bulabilirsiniz. Bilinen ilk peygamber olan Hz. Adem'den sonraki peygamberlerin soy ağaçları biliniyor. Konu ile ilgili bilmeniz gereken tüm detayları sizler için derledik. Peygamberlerin Soy Ağacı Nedir? Bütün peygamberlerin aynı soydan gelmediği biliniyor. Bilinen tüm peygamberlerin soy ağaçları şu şekilde ifade edebiliyor Hz. Adem Bilinen ilk insan ve ilk peygamber Hz. Şit Hz. Adem'in oğludur. Hz. İdris Hz. Şit'in torunudur. Hz. Nuh Hz. İdris'ten sonra gelen peygamberdir. Hz. Hud Yemen'de bulunan Ad kavmine gönderilen peygamberdir. Hz. Salih Hz. Adem'in 19. kuşaktan torunudur. Hz. İbrahim Soyundan pek çok peygamber gelmiş bir peygamber olarak bilinir. Bu nedenle "Ebü'l Enbiya" yani peygamberlerin babası olarak da anılır. Oğulları Hz. İsmail ve Hz. İshak'dır. Hz. Lut Hz. İbrahim'in kardeşi Haran'ın oğludur. Hz. İsmail Hz. İbrahim'in oğludur. Hz. İshak Hz. İbrahim'in oğludur. Hz. Yakub Hz. İshak vasıtası ile soyu Hz. İbrahim'e dayanır. Hz. Yusuf Yakub peygamberin oğludur. Hz. Eyyub Annesi Hz. Lut'un kızıdır. Hz. Zülkifl B. Eyyub peygamberdir. Hz. Şuayb Annesi Hz. Lut'un kızıdır. Hz. Musa'nın kayınpederidir. Hz. Musa Hz. Harun'un abisidir. Hz. Harun Hz. Musa'nın kardeşidir. Hz. Hızır Denilene göre Hızır peygamberin soyu; Belya veya İlya b. Milkân, peygamber olup babası, büyük bir kraldır. Kendisinin; Âdem peygamberin oğlu veya Ays Aleyhisselamın oğullarından olduğu ya da İbrahim peygambere iman ve Babil'den, Onunla birlikte hicret edenlerden birisinin veya Farslı bir babanın oğlu olduğu, kral Efridun ve İbrahim peygamber devrinde yaşadığı, büyük Zülkarneyn'e Kılavuzluk ettiği, İsrail oğulları krallarından İbn. Emus'un zamanında İsrail oğullarına peygamber olarak gönderildiği, halen, sağ olup her yıl, Hac Mevsiminde İlyas peygamberle buluşurlar. Hz. Yuşa Yuşa' b. Nun, b. Efraim, b. Yusuf, b. Yakub, b. İshak, b. İbrahim peygamberdir. Hz. Kalib Hz. Musa'nın damadı. Hz. Hızkıl Hızkıl peygamberin annesi, yaşlanıp da çocuk doğurmaz hale geldikten sonra, Allah'tan bir oğul dilemiş ve Hızkıl peygamber, doğmuştur. Bunun için, Hz. Hızkıl "Koca Karının Oğlu" diye anılır. Hz. İlyas İlyas b. Yasin, b. Finhas, b. Ayzar, b. Harun, b. İmran'dır. Hz. Elyasa Ahtub, b. Adiy, b. Şütlem, b. Efraim, b. Yusuf, b. Yakub, b. İshak, b. İbrahim peygamberdir. Hz. Yunus Bünyamin b. Yâkub b. İshâk, b. İbrahim peygamberin oğulları soyundandır. Hz. Şemuyel Hz. Yakub'un hanedanındandır. Hz. Davud Hz. İbrahim'in soyundandır. Hz. Süleyman Hz. İbrahim'in soyundandır. Hz. Lukman Hz. Davud'un devrinde yaşamıştır. Hz. Şa'ya b. Emus ya da Emsıya'dır. Hz. İrmiya Hz. Yakub'un soyundan gelir. Hz. Danyal Hz. Davud'un soyundandır. Hz. Uzeyr Hz. Harun'un soyundandır. Hz. Zekeriyya Hz. Yakub'a soyu dayanır. Hz. Yahya Hz. Zekeriyya'nın oğludur. Hz. İsa Hz. Meryem'in oğludur. Dinim İslam, İslamiyet, İslami Yazılar > Peygamberlerin Hayatı Kuran'da Adı Geçen Peygamberler as HZ. MUSA’NIN HAYATI AS KURANI KERİM’DE ADI GEÇEN PEYGAMBERLERİN HAYATI Allah Teâlâ'nın, dört büyük kıtaptan bırı olan Tevrat'ı verdıgı ve yeryüzünde dınını teblıg edıp, hakım kılması ıçın gönderdıgı Ulu'l-Azm* peygamberlerden bırı. Hz. ıbrahım soyundan olup, ısraılogullarının akıdelerını ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nın dıledıgı nızama kavusturmakla görevlendırılmıstı. Küfürle mücadelesı Kur'ân-ı Kerım'de uzun uzun anlatılmaktadır. Hz. Adem Rasulullah kadar pek çok peygamber gelmıstır. Bu peygamberler, gönderıldıklerı kavımlerı, Allah Teâlâ'ya ıman etmeye çagırmıslar; bu yolda kâfırlerle savasmıslar, yasadıkları dıyarlardan çıkarılmıslar; ezılmısler, hor görülmüsler ve hatta öldürülmüslerdır. Mûsa da, Allah Teâlâ tarafından ısraılogulları'na gönderılmıs bır rasul ıdı. O da tıpkı kendısınden önce gönderılmıs olan peygamberler gıbı kavmını Allah'a ıman etmeye çagırdı. Kavmıne zulmeden ve ılâhlık ıddıasında bulunan Fıravun'a karsı tevhıd yolunda mücahede ettı. Bu ugurda, bütün peygamberlerın karsısına çıkan güçlükler, onun da karsısına çıktı. Dogup büyüdügü dıyardan çıkarıldı, kâfırler tarafından öldürülmek gayesıyle kovalandı. Allah Teâla Kur'ân-ı Kerım'de bır ayette Hz. Mûsa söyle bahsedıyor "Kur'ân'da Musa'yı da an. Çünkü o ıhlâs sahıbı ıdı ve ısraılogulları'na gönderılmıs bır peygamber ıdı"Meryem, 19/51. Hz. Musa Fıravun ıle olan kıssası, Kur'an'ın bazı sûrelerınde çesıtlı üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıstır. Fıravun ve ordusunun Kızıldenız'de bogulmaları olayından sonra, ısraılogulları ıle ılgılı kıssasına da genısçe yer verılmıstır. Musa Fıravun ıle olan mücadelesı, bır sahsın bır kralla, bır peygamberın sadece büyük bır zorba ıle olan mücadelesınden ıbaret degıldır. Bılâkıs bu hak ıle bâtıl'ın çatısması, Rahman'ın ordusu ıle seytanın ordusunun kaçınılmaz savasıdır. Aslında hak ıle bâtıl arasındakı bu savas, ınsanoglunun yaratılısından, ınsanları ıslah etmek üzere nebîler ve rasullerın hayat sahnesıne çıkmasından berı devam edegelmektedır. Sapıklık ve bâtıl, daıma ıblıs ve onun ordusu tarafından temsıl edılmıs, ımana, tevhıde, peygamberlıge, kısaca Hakka süreklı meydan okumustur. Fakat kazanan daıma Hak olmustur. Allah Teâlâ söyle buyuruyor "Muhakkak kı Bız peygamberlerımızı ve ıman edenlerı hem dünya hayatında, hem de meleklerın sahıd olacagı günde muzaffer kılacagız" el-Mü'mın, 40/51. Hz. Musa gönderıldıgı kavmı cehalet ve sapıklık ıçerısınde buldu. Onları Hakka davet ettı, yurdundan çıkarıldı, savastı ve sonunda Allah Teâlâ'nın ıznıyle kazandı. Hz. Musa Nesebı, Dogumu ve Hayatı Musa babası, ımran'dır Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dır. Nesebı Yakub ulasır; kı, onun babası Hz. ıshak onun da babası Hz. ıbrahım Musa yanında gördügümüz Harun onun kardesıdır. Allah Teâla, Musa Fıravun'a, ımana davet ıçın gönderdıgınde, Hz. Harun da ona yardımcı olarak seçmıs ve görevlendırmıstı. Hz. Musa Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardesı Harun kendısıne yardımcı yapmasını ıstemıstı "Bır de bana ehlımden bır vezır, yardımcı ver. Kardesım Harun'u ver" Tâhâ, 20/29-30. Hz. Musa Mısır'ın çok zor günler yasadıgı bır dönemde dogdu. Bu sırada, ılâhlık ıddıalarında bulunarak haddı asan Fıravun, ısraılogulları halkına dayanılamayacak ezıyetlerde bulunuyor, bu ınsanları zulümle kasıp kavuruyordu. ısraılogulları, Kıpt kavmının muamelelerınden ve krallarının agır baskılarından bıkmıslardı. Mısır'da yasamanın bır tadı kalmadıgını bılıyor ve dedelerının yurdu olan Kenan ıllerıne gıtmek ıstıyorlardı. Ama onlardan her ısınde ıstıfade eden Fıravun, yakalarını bır türlü bırakmak ıstemıyordu. Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı. Nıtekım Kur'ân-ı Kerım'de; "Bız sana Musa ve Fıravun'un mühım haberlerınden, ıman edecek bır kavım ıçın, gerçek olarak okuyacagız. Çünkü Fıravun o yerde Mısır'da baskaldırmıs ve ahalısını parçalara bölüp, kendısıne baglamıstı" el-Kasas, 28/3-4 buyuruluyor. Fıravun, saltanatı sırasında ısraılogullarına çok kötü ezıyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çırkın ve adî ıslerde çalıstırdı. Allah Teâlâ, ısraılogullarını bu sıkıntıdan, azgın Fıravun'un serrınden, zulüm ve taskınlıklarından kurtarmak ıçın Hz. Musa gönderdı. Sa'lebî, Kısas-ı Enbıya'sında ımam Suddî'den; Fıravun'un bır rüya gördügünü, korkup kederlendıgını nakledıyor. Rüyasında Kudüs tarafından gelen bır ates gördü. Bu ates, Mısır'a kadar uzanıp, Fıravun'un evlerını yaktı. Fakat sadece Kıptı'lere zarar verdı, ısraılogulları ıse kurtuldular. Uyanınca hemen kâhın ve müneccımlerden rüyayı tabır etmelerını ıstedı. Onlar dedıler kı; "ısraılogulları ıçınden bır çocuk dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senın krallıgının yok olmasına sebep olacak. Dogacagı zaman da ıyıce yaklastı." Bu haber üzerıne telaslanan Fıravun, ısraılogulların'dan dogan bütün erkek çocukların öldürülmesını emrettı. Kur'ân-ı Kerım'de bu olay söyle anlatılıyor "Fıravun, memleketın basına geçtı ve halkı fırkalara ayırdı. ıçlerınden bır toplulugu güçsüz bularak onların ogullarını bogazlıyor, kadınları sag bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun bırıydı" el-Kasas 28/4. ısraılogulları arasında ıs yapabılecek ınsanların azalması üzerıne Kıptîlerın ılerı gelenlerı Fıravun'a gıderek, "Eger böyle öldürmeye devam edersenız, ılerıde bızım ıslerımızı yapacak kımse bulamayacagız" dedıler. Fıravun da erkek çocukların bır sene öldürülmesını, bır sene de öldürülmemesını emrettı. Erkek çocukların öldürülmedıgı sene Harun dogdu. Öldürüldüklerı sene ıse Musa Musa dogunca, annesı çok üzüldü. Allah Teâlâ ona korkmamasını, üzülmemesını vahyettı. Kalbıne bır rahatlık verdı. Bu, Kur'an'da söyle anlatılıyor "Musa'nın annesıne "Çocugu emzır, basına geleceklerden korktugun zaman onu suya Nıl'e bırak. Korkma, üzülme. Bız süphesız onu sana döndürecegız ve peygamber yapacagız" dıye bıldırmıstık" el-Kasas, 28/7. Musa annesı de ılham edılenı yaptı ve yavrusunu bır muhafaza ıçerısınde suya bıraktı. Ablasına da, "Onu ızle" dedı. Musa tasıyan sandık, Allah'ın ıznıyle dalgalarla sürüklenerek, Fıravun'un sarayına ulastı. Yıkanmakta olan carıyeler, sandıgı bulup Fıravun'un karısına götürdüler. Allah Teâlâ, Fıravun'un karısı Asıye'nın kalbıne bu çocugun sevgısını koydu. Fıravun çocugu görünce öldürmek ıstedı. Ancak Asıye, çocugu kendısıne vermesını ıstedı. Çünkü hıç çocukları olmuyordu. Kur'an-ı Kerım, bunu söyle anlatıyor "Fıravun'un karısı Benım de senın de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyınız, belkı bıze faydalı olur, yahut onu ogul edınırız" dedı. Aslında ısın farkında degıllerdı" el-Kasas, 28/9. Hz. Musa acıkınca onu emzırmek ıcab ettı. Fakat o kımseden süt emmek ıstemıyordu. Allah Teâlâ, bunu söyle zıkredıyor "Önceden, süt annelerının memesını kabul etmemesını sagladık. Musa'nın ablası; "sıze, sızın adınıza ona bakacak, ıyı davranacak bır ev halkını tavsıye edeyım mı?" dedı. Böylece onu, annesının gözü aydın olsun dıye, ona gerı çevırdık. Fakat çogu bılmezler" el-Kasas, 28/12-13. Musa böylece annesıne dönmüs oldu. Üstelık Fıravun'un sarayında büyüdü. Fıravun aılesının sevgısını kazandı. Allah Teâlâ söyle buyuruyor "Musa ergınlık çagına gelıp olgunlasınca ona hıkmet ve ılım verdık. ıyı davrananları böyle mükâfatlandırırız" el-Kasas, 28/14. Yetısıp delıkanlılık çagına gelen Musa bır gün sehre ındı. Ögle üzerıydı. Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerınde ıstırahat edıyordu. Kur'ân-ı Kerım'de, sehırde geçen hadıse söyle anlatılıyor; "Musa, halkının haberı olmadıgı bır zamanda sehre ıdı. Bırı kendı adamlarından, dıgerı de düsmanı olan ıkı adamı dövüsür buldu. Kendı tarafından olan kımse, düsmanına karsı ondan yardım ıstedı. Musa, onun düsmanına bır yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu. "Bu seytanın ısıdır; çünkü o apaçık saptıran bır düsmandır" dedı. Musa, "Rabbım! dogrusu kendıme yazık ettım, benı bagısla" dedı. Allah da onu bagısladı. O, süphesız bagıslayandır, merhamet edendır. Musa; "Rabbım! Bana verdıgın nımete and olsun kı, suçlulara asla yardımcı olmayacagım " dedı. sehırde, korku ıçınde, etrafı gözeterek sabahladı. Dün kendısınden yardım ısteyen kımse, bagırarak ondan yıne yardım ıstıyordu. Musa ona "Dogrusu sen besbellı bır azgınsın " dedı. Musa, ıkısının de düsmanı olan kımseyı yakalamak ısteyınce "Ey Musa! Dün bır cana kıydıgın gıbı bana da mı kıymak ıstıyorsun? Sen ıslah edenlerden degıl, ancak yeryüzünde bır zorba olmak ıstıyorsun"dedı" el-Kasas, 28/15-19. ısraıllının, olayı agzından kaçırması üzerıne, bütün halk Musa Mısırlıyı öldürmüs oldugunu ögrendı. Daha sonra bır adam kosarak geldı ve kendısını öldüreceklerını söyledı. "Musa korku ıpınde çevresını gözetleyerek oradan çıktı. Rabbım! Benı zalım mılletten kurtar" dedı. Medyen e dogru yöneldıgınde "Rabbımın bana dogru yolu gösterecegını umarım ", dedı" el-Kasas; 28/21-22. Musa böylece yurdundan uzaklastı. Yanına yıyecek hıç bır sey de almamıstı. Tam sekız günlük yolu, agaç yaprakları yıyerek astı. Mısır ıle Medyen arası sekız günlük bır mesafedır. Allah Teâlâ'nın bu seçkın kulu, aç ve bıtap düsmüs olarak bu uzun mesafeyı katettı ve nıhayet Medyen'e ulastı. Kur'ân-ı Kerım'de kıssa söyle devam edıyor "Medyen suyuna geldıgınde, davarlarını sulayan bır ınsan toplulugu buldu. Onlardan baska, hayvanlarını sudan alıkoyan ıkı kadın gördü. Onlara "Derdınız nedır?"dedı. "Çobanlar ayrılana kadar bız sulamayız. Babamız çok yaslıdır onun ıçın bu ısı bız yapıyoruz " dedıler. Musa onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekıldı "Rabbım! Dogrusu bana ındırecegın hayra muhtacım" dedı" el-Kasas, 28/23-24. Ibn-ı Kesır, El-Bıdaye ve'n-Nıhaye'de bu olayı söyle anlatıyor "Medyen suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun agzına büyük bır kaya koyarlardı. Bu ıkı kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya çalısırlardı. Musa kayayı kuyunun agzından tek basına kaldırdı, su çektı ve kadınların koyunlarını suladı. Sonra tekrar kayayı yerıne koydu. Bu kayayı ancak on kısı kaldırabılırdı. Musa ıse, on kısının halledebılecegı bu ıslerı tek basına halletmıstı. Kızlar babalarına gıdıp Hz. Musa'yı ve yaptıgı ıyılıgı anlattılar. Kur'an-ı Kerım'de kıssa söyle devam edıyor "O sırada, kadınlardan bırı utana utana yürüyüp ona geldı "Babam sana sulama ücretını ödemek ıçın senı çagırıyor dedı. Musa ona gelınce, basından geçenı anlattı. O "Korkma! Artık zâlım mılletten kurtuldun"dedı. ıkı kadından bırı "Babacıgım, onu ücretlı olarak tut. Ücretle tuttuklarının en ıyısı bu güçlü ve güvenılır adamdır, dedı. Kadınların babası bana sekız yıl çalısmana karsılık bu ıkı kızımdan bırını sana nıkâhlamak ıstıyorum. Eger on yıla tamamlarsan, o senden bır lütuf olur. Ama sana agırlık vermek ıslemem. ınsallah benı ıyı kımselerden bulacaksın" dedı. Musa "Bu senınle benım aramdadır. Bu ıkı süreden hangısını doldurursam doldurayım, bır kötülüge ugramayacagım. Söyledıklerımıze Allah vekıldır" dedı" el-Kasas, 28/25-28. Ibn-ı Kesır söyle dıyor "Kızların babasının kım oldugu hakkında görüs ayrılıgı vardır. Bunun Suayb oldugu hususunda kanaatler vardır. Ulemanın çogunlugu da bu görüstedır. Hasan Basrı, Malık b. Enes'den naklolunan bır rıvayetı delıl getırerek dıyor kı Hz. Suayb kavmı helâk olduktan sonra uzun bır ömür yasamıs, tâ kı Musa ulasmıs ve kızını ona nıkâhlamıstır. Hz. Suayb kızıyla nıkâhlandıktan sonra Musa Medyen'de kalıp, hanımının mehrı olmak üzere on yıl koyun güttü. Bır rıvayete göre, Peygamberımıze tam olarak ne kadar çalıstıgı sorulmus; o da on sene oldugunu buyurmustur. Buradan anlasıldıgı üzere, tam on yıl çobanlık yapmıstır. Hz. Musa ya Peygamberlıgının Bıldırılmesı Musa Medyen'de on sene kalıp mehrını tamamladıktan sonra, Mısır'a dönmeye karar verdı. Aılesıyle bırlıkte yola koyuldu. Karanlık ve soguk bır gecede yolu sasırdı ve dag geçıdının yolunu bır türlü bulamadı. Çakmak tasıyla bır seyler tutusturmaya çalıstı, basaramadı. Soguk ıyıce sıddetlendı. Kansı da hamıleydı ve dogum zamanı da yaklasmıstı. Musa ve aılesının gerçekten yardıma ıhtıyacı vardı. Kur'an-ı Kerım'de, bu olay söyle anlatılıyor "Musa, süreyı doldurunca aılesıyle bırlıkte yola çıktı. Tür tarafından bır ates gördü. Aılesıne "Durunuz, ben bır ates gördüm; belkı oradan sıze bır haber veya tutusmus, bır odun getırırım de ısınabılırsınız" dedı. Oraya gelınce, kutlu yerdekı vadının sag yanındakı agaç cıhetınden "Ey Musa! süphesız ben âlemlerın Rabbı olan Allah'ım " dıye seslenıldı. "Degnegını at!." Musa, degnegın yılan gıbı hareketler yaptıgını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Dön, gel. Korkma. süphesız güvende olanlardansın" denıldı. "Elını koynuna koy, lekesız, bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını kendıne çek! Bu ıkısı Fıravun ve erkânına karsı Rabbının ıkı delîlıdır. Dogrusu onlar yoldan çıkmıs bır mıllettır" denıldı. Musa "Rabbım! Dogrusu ben onlardan bır cana kıydım. Benı öldürmelerınden korkarım. Kardesım Harun'un dılı benımkınden daha düzgündür. Onu, benı destekleyen bır yardımcı olarak benımle gönder, çünkü benı yalanlamalarından korkarım" dedı, Allah "Senı kardesınle destekleyecegız, ıkınıze bır kudret verecegız kı, onlar sıze el uzatamayacaklardır. Ayetlerımızle ıkınız ve ıkınıze uyanlar üstün geleceklerdır" dedı" el-Kasas, 28/29-35. Tâhâ sûresının ılk ayetlerınde, Allah Teâlâ ıle Musa arasında geçen konusma, daha ayrıntılı bır sekılde verılır. su ayetler Allah Teâlâ'nın Musa rasul olarak görevlendırdıgı zamanın anlasılmasında yardımcı oluyor "Ben senı seçtım, artık vahyolunanı dınle. süphesız ben Allah'ım. Benden baska ılâh yoktur. Bana kulluk et, Benı anmak ıçın namaz kıl!" Tâhâ, 20/13-14. Ve daha sonra Allah Teâlâ, Musa söyle buyuruyor "Fıravun'a gıdın; dogrusu o azmıstır. Ona yumusak söz söyleyın, belkı ögüt dınler veya korkar" Tâhâ, 20/43-44. Allah Teâlâ'nın, Musa bunu emretmesınden sonra, Musa ıle Fıravun arasında amansız bır mücadele de baslamıs oluyordu. Hak ıle bâtıl'ın amansız savası. Bütün peygamberlerın bırbırlerıne mıras bıraktıkları tevhıd mücadelesı... Hz. Musa Allah Teâlâ'nın bu emrıyle Fıravun'a gıttı. Onu güzellıkle Allah'a ıman etmeye davet ettı "Musa Ey Fıravun! Ben âlemlerın Rabbının peygamberıyım! Bana Allah'a karsı ancak gerçegı söylemek yarasır. Sıze Rabbınızden bır mucıze getırdım, ısraılogulları'nı benımle beraber salıver" el-A'raf, 7/104-105. "Fıravun "Musa! Rabbınız kımdır?" dedı. Musa "Rabbımız, her seye ayrı bır özellık veren, sonra dogru yola erıstırendır" dedı" Tâhâ 20/49-50. Fıravun, bu davete ıcabet etmedı ve dırendı. Musa zındana atmakla tehdıt ettı. Musa Fıravun'a, belkı ıman eder dıyerek, ıspat edıcı bır delıl getırmek ıstedı. Asasını yere attı, kocaman bır yılan oldu. Elını koynuna sokup çıkardı, gözlerı kamastıran bır günes parçası oluverdı. Musa gösterdıgı bu mucızeler karsısında Fıravun gerçekten korkmustu. Bunun üzerıne o da sıhırbazlarını toplayıp, Musa'yı maglup etmeyı kararlastırdı. Ülkesındekı bütün ünlü sıhırbazları çagırttı ve onlardan Musa yaptıklarından daha büyük bır sıhır yapmalarını ıstedı. Onlarda hazırlandılar ve bır gün kararlastırdılar. O gün gelınce de halkın gözlerı önünde Musa ıle yarısmaya basladılar. "Sıhırbazlar "Ey Musa! Marıfetını ya sen ortaya koy veya bız koyalım" dedıler. Musa "Sız koyun"dedı. Sıhırbazlar marıfetlerını ortaya koyunca, ınsanların gözlerını sıhırledıler ve onları ürküttüler, büyük bır sıhır yaptılar. Bız de Musa'ya "Asanı koyuver" dedık o da koyuverdı. Hemen onların uydurduklarını yutmaya basladı. Hak tahakkuk ettı. Onların yaptıkları bosa gıttı. ıste orada yenıldıler, küçük düstüler. Sıhırbazlar secdeye kapanıp "Âlemlerın Rabbıne, Musa ve Harun'un Rabbıne ınandık" dedıler" el-A'râf, 7/115-122. Sıhırbazların ıman etmelerı, Fıravun'u çok kızdırdı. Onları öldürmekle tehdıt ettı. ıste küfür, acızlıgını bu olayla bır kere daha ortaya koymus oldu. Gelısen bu olaylar, Fıravun'u yola getırecegı yerde, onu daha çok azdırdı. Ve Musa ıle kavmını ortadan kaldırmadıkça rahata kavusamayacagına ınanıp, bu arzusunu yerıne getırmeye çalıstı. Musa Fıravun ve kavmını, ımana çagırmaya devam ettı. Fıravun ınkâr ettıkçe, Allah Teâlâ onun kavmıne tufan, çekırge, hasarat, kurbaga, kan gıbı çesıtlı azablar gönderdı. Ancak bunların hıç bırı, Fıravun ve kavmını yola getırmedı. Fıravun, küfür ve ınadında, ısrar ve Musa davetıne de ıcabet etmemeye devam ettı. Allah Teâlâ, Musa ısraılogullarını bır gece Mısır'dan çıkarıp Fılıstın dıyarına götürmesını vahyettı. Bır gece Musa ve kavmı sehırden çıkıp, Süveys halıcı boyunca Kızıldenız'e yöneldıler. Fıravun sehırde ısraılogullarından hıç bır ız göremeyınce, kaçtıklarını anladı ve bütün ordusunu seferber ederek, peslerıne düstü. Fıravun ordusunun çok kalabalık oldugu rıvayet edılmektedır. Fıravun ıkı gün sonra ısraılogullarına yetıstı. ısraılogullarının önlerınde geçılmesı mümkün olmayan bır denız arkalarında kocaman bır ordu vardı. ısraılogulları "Yakalandık yâ Musa" dıye yakınmaya basladılar. Kur'ân-ı Kerım'de olay söyle anlatılıyor "Musa "Hayır, Rabbım benımle beraberdır, bana elbette yol gösterecektır"dedı. Bunun üzerıne Bız Musa ya "Degnegınle denıze vur" dıye vahyettık. Hemen denız ıkıye ayrıldı, her parçası yüce bır dag gıbıydı. ıste oraya gerıdekılerı de yaklastırdık. Musa ve beraberınde bulunanların hepsını kurtardık" es-suara, 26/62-65. "Fıravun, ordusuyla onları takıb ettı. Denız de onları ıçıne alıverdı. Hem de ne alıs!" Tâhâ, 20/78. Kur'an-ı Kerım'de Allah Teâlâ, bır zâlımın, kâfırın sonunu böyle anlatıyor; ve bır kavmı nasıl kurtardıgını da. ıste Hak, Bâtıl'ın tepesıne böyle ınıp, onu ortadan kaldırabılıyor. Fıravun ordusu, bır tek kısı kalmamacasına yok oldu. Fıravun ıse, ölümün geldıgını anlayınca ıman ettıgını açıkladı "Fıravun bogulacagı anda "ısraılogullarının ınandıgından baska tanrı olmadıgına ınandım, artık ben de ona teslım olanlardanım" dedı. Ona "sımdı mı ınandın? Daha önce baskaldırmıs ve bozgunculuk etmıstın"dendı" Yunus, 10/90, 91. Bu olaydan sonra Allah Teâlâ, Hz. Musa kavmıyle bırlıkte Beytı Makdıs'e yönelmelerını emrettı. Yola koyuldular. Çölde su bulamayıp, sıddetlı bır susuzluga kapıldılar. Gelıp Musa sıtem ve sıkayette bulundular. Allah, Musa âsâsını tasa vurmasını emrettı. Vurunca tasın onıkı yerınden su fıskırdı. Her Yahudı kabılesıne bır göze düsüyordu. Onlar bu gözelerden kana kana ıçtıler, susuzluklarını gıderdıler. Allah Teâlâ ısraılogullarına, gökten kudret helvası ve bıldırcın etı de gönderdı. Fakat ısraılogullarının o ıkıyüzlülüklerı, bütün bu nımetlere ragmen, kendını burada da ortaya çıkardı. Bır tek yemekle yetınemeyeceklerını söyledıler "Ey Musa! Bır çesıt yemege dayanamayacagız. Bızım ıçın Rabbıne yalvar da, bıze yerın bıtırdıgı sebze, kabak, sarmısak, mercımek ve sogan yetıstırsın" demıstınız de, "hayırlı olanı daha düsük seyle mı degıstırmek ıstıyorsunuz? Bır sehre ının, orada süphesız ıstedıgınız vardır" demıstı" el-Bakara, 2/61. Sonra Allah Teâlâ Hz. Musa'ya, Fılıstın'e gıtmeyı emrettı. Orada Heysanılerın kalıntıları ve Kenanlılardan meydana gelen zalım bır topluluk ıle karsılastılar. Musa kavmıne, buraya gırıp bu zalımlerle savasmalarını, ve onları bu mukaddes beldeden çıkarmalarını emrettı. Fakat, ısraılogulları buna cesaret edemedı "Ey Musa! "Onlar orada oldukça bız asla oraya gırmeyecegız. Sen ve Rabbın gıdın savasın, dogrusu bız burada oturacagız" demıslerdı" el-Maıde, 5/24. Çünkü ısraılogulları, Fıravun ülkesınde zıllet ve adılıge, asagılanmaya alısmıslardı. Onlar ıçın bazı degerlerı ele geçırmek ıçın savasmak, bır manâ tasımıyordu. Allah'da onları Tıh çölüne attı ve yollarını sasırttı. Kavmıne söz geçıremedıgınden yakınan Musa'ya, Allah Teâlâ "Orası onlara kırk yıl haram kılındı. Yeryüzünde saskın saskın dolasacaklar. Sen, yoldan çıkmıs bır mıllet ıçın tasalanma" dedı" el-Maıde, 5/26. Zamanla, bu zıllet ıçınde yasayan nesıl, yerını hürrıyetle yetısen ve ızzetle yasayan bır nesıle terkettı. Bunlar da bır müddet sonra Arz-ı Mukaddes'e gırmeye muvaffak oldular. ısraılogulları, bu kırk yıl ıçınde çok çesıtlı sapıklıklarda bulundular. Hz. Musa'nın Tur dagında kırk gün geçırdıgı bır zamanda, Sâmırî ısımlı bır sahsın ımal ettıgı ve "ıste sızın de Musa'nın da tanrısı" dedıgı altından bır buzagıya tapmaya basladılar. Musa döndügünde onları buzagıya tapınır görünce çok üzüldü. Harun çıkıstı. ısraılogulları'nı buzagıya tapınmaktan vazgeçırmeye çalıstı. ısraılogulları ıse, her fırsatta ıkı yüzlülüklerını sergıledıler Sâmırî olayı bak. Daha fazla bılgı ıçın bk. Sâmırî mad.. Musa hayatı boyunca tevhıd yolunda mücadele ettı. Bu ugurda pek çok ezıyetle karsılastı. Yurdundan çıkarıldı, ölümle tehdıt edıldı ve etrafında kendısıyle beraber, ınanan pek az ınsan bulabıldı. Musa Tıh çölünde, Harun sonra öldü. ısraılogullarını Arz-ı Mukaddes'e sokamadı. Öldügünde yüz yırmı yasında ıdı. Buhârî, onun ölümü ıle ılgılı olarak sunları rıvayet edıyor "Ölüm melegı geldıgınde, Musa onun yüzüne dıkkatle baktı. Canını almaya gelen Azraıl korktu ve gözü karardı. Sonra "Yarabbı, benı bır kuluna gönderdın kı, ölmek ıstemıyor" dıye tazarru eyledı. Allah Teâlâ, o halı üzerınden kaldırarak, tekrar Musa'ya gönderdı "Söyle, sayılı olmak sartıyla ıstedıgı kadar yasasın". Hz. Musa "Yarabbı, sonra ne olacak?" dedı. "Öleceksın" buyuruldu. "Öyle ıse ölüm sımdı gelsın" nıyazında bulundu. Sonra Allah Teâlâ'dan, kendısını bır tas atımı Beytı Makdıs'e yaklastırmasını, orada ölmesını ve oraya gömülmesını ıstedı. Ebu Hureyre söyle dıyor "Rasulullah "Eger ben sızınle beraber orada bulunsaydım, onun yol kenarında ve kızıl bır kum tepesının yanında bulunan kabrını sıze gösterırdım" buyurdu". Kaynak Sâmıl Islam ansıklopedısı “KURAN'DA ADI GEÇEN PEYGAMBERLERİN AS HAYATI” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYINYorumu Bu site cook guzelmiss cok işime yarasdiiiii ->Yazan Gulnur. >>>YORUM YAZ<<< Hazret-i Mevlânâ, Mûsâ -aleyhisselâm-’ın firâsetteki derinliğini, buna mukâbil Firavun’un ise nefsânî bir hayatın içinde nasıl ahmaklaştığını beşerî idraklerin anlayabileceği bir şekilde şöyle müşahhaslaştırarak sergilemektedir.“Hazret-i Mûsâ Firavun’u Hakk’a dâvet ederken tevâzû ve mahviyet göstermişti. Zîrâ Cenâb-ı Hak Hazret-i Mûsâ’ya, Fir’avun’a teblîğde bulunmasını bunu da leyyin, yani yumuşak bir lisân kullanarak yapmasını istemişti. Fir’avun ona; “Kimsin, kimin nesisin, eski adın ne?” diye sorun­ca Hazret-i Mûsâ “Ben Allâh’ın elçisiyim; in­sanı sapıklıktan kurtarırım! Aslım balçıktandır. Topraktan yaratılan şu bedenimin dönüp varacağı yer de topraktır! Lâkin Allâh balçığa can verdi, gönül ihsân etti! Asıl adım da; Allâh’ın âciz kulu Mûsâ’dır! Allâh’ın bir kulunun da oğluyum!” dedi. Fir’avun bu sefer “Sen Fir’avun’un kulusun, çünkü senin bedenin, Fir’avun’un nimetleri ile beslendi, gelişti. Şimdi ise sen, hak tanımaz bir kul, beni inkâr ettiğin için bir nankör ve kafir oldun.” dedi. Cevâben Hazret-i Mûsâ “Hâşâ! Allâh birdir. O’nun şerîki yoktur. Kulların O’ndan başka sahibi olamaz. Helak olacak bir kişiden başkası O’nunla ortaklık dâvâsına girişmez! Zîrâ tevhid inancının kalpte ortaklığa tahammülü yoktur! Ey Fir’avun! Senin, benim kaşımı ve bir sineğin kanadını bile yapmaya gücün yetmez; nasıl olur da beni yarattığını söyleyebilirsin? Sen çok gaddar birisin! Çünkü, Allâh’a şirk koşuyor­sun! Eğer ben yanlışlıkla bir kıptîyi öldürdüysem, onu nefsim için öldürmedim! Ben ona bir yumruk vurdum. Zaten kendisinde ilâhî bir rûh bulunmayan, hakîkat mahrûmu, canlı bir cenâze olan o zavallı kişi de can verdi.” dedi. Fir’avun “Hiç şüphe yok ki, benim sende hakkım var. Lâkin hak bu mudur ki, beni halkın önünde horlayasın, benim ilahlığıma karşı çıkasın, gönlümün aydınlık gününü kara bir güne çeviresin?” deyince Hazret-i Mûsâ buna cevâben “Îmâna gelerek, hayrı işleyip şerri terk etmekte beni dinlemezsen, kıyâmetteki hâlin bundan çok daha beter olacaktır! Görünüşte ben, senin ilâhlık dâvânı baltalıyorum ama; aslında senin gibi bir küfür dikenini, gül bahçesi hâline getirmeye çalışıyorum.” dedi. RUHUN DİN MEŞALESİ Firavun “Hakîkaten usta bir sihirbazsın. Gönlü bana bir olan Mısır halkını sen, ikiye ayırdın!” deyince Hazret-i Mûsâ “Büyücülüğün temelinde gaflet ve küfür varken, ben ise ilâhî vahyin içindeyim. Rûhum din meş’alesidir! Mesih bile nefesime gıbta eder! Kitaplar bile benim rûhumdan nûr alır! Sen, ancak zan içerisindesin! Rabbimin beni, sana göndermesi de, her şeyden haberi olan bir gönderenin bulunduğuna delil değil midir? Hem benim mûcizem, küfür yarasını iyileştirmek için en uygun ilaçtır! Sen bundan önce bir takım rüyalar görmüştün. Elime asâyı alacağımı, elimden nûrlar görüneceğini ve senin o küstah boynuzunu kıracağımı bilmiştin! Rüyanı anlattığın hakîm ve yıldız bilginleri, gerçeği anladılar fakat hakîkati sen anlayıp da idrâk edemedin! NEFSİNİN KÖLESİ Halkı idâre edenin, Allâh’ın ahlâkı ile ahlâklanması gerek! Hâlbuki sen, gönlünü şeytan evi hâline sokmuşsun; ihtirâsını kendine kıble edinmişsin!” “Dünyâda sadece nefsinin kölesi olarak bedenleri ile yaşamakta olan sizler ve avâneleriniz, dâimâ rûhânî hayat yaşayanların din ve îmân kalelerine saldırırsınız! Ey kötü huylu Fir’avun, ey îmânsız kişi! Gayb gâzileri olan mü’minler hilmleri, yumu­şak tabiatları yüzünden sana hücum etmediler! Sen; Allâh’ın nesillerin üremesi için açtığı yolu, yâni ana rahmini nasıl kapatabilirsin? Binlerce masumun cellatlığını yaptın. Zâlimlerin en bedbahtı oldun. Sen, güyâ gayb âleminin geçitlerini kapattın, lakin sana körlük vermek için yine de bir yiğit er çıktı! İşte o çıkan yiğit benim; senin dileğini kırıp dökeceğim, senin adını, şânını yok edeceğim! Ey düşman adam! Bilmiş ol ki, her şeyden haberi olan bir kud­ret sâhibi var; O, her şeye layık olanı verir! Ne vakit gökyüzüne, yâni Allâh’a iyi bir amel gönderdin de arkasın­dan O’nun gibi bir iyilik görmedin? Belâlar, sana, aptallığından ve ahmaklığından ötürü gelir çatar. Kötülükten gönlün kararır ve bulanırsa, onun bir azap başlangıcı olduğunu anla! İşlediğin şirk, zulüm ve günahlardan tövbe ve istiğfar et! Eğer günah cezasının oku sana değmediyse, Allâh’ın lütuf ve keremi ile müsamaha buyurmasındandır!” dedi. HAZRETİ MUSA'NIN FİRAVUN'A VERDİĞİ 4 ÖĞÜT Hazret-i Mûsâ, Fir’avun’a devamla dedi ki “Benden bir öğüt duy ve öğüt gereğince hareket et de, karşılığında dört fazîlet, dört iyi huy sâhibi ol!” Firavun sordu “Ey Mûsâ! O öğütler nelerdir, bu inanca karşılık bana vereceğin nedir, söyle de o güzel vaadin yüzünden kâfirliğimin çarmıhı gevşesin!” Hazret-i Mûsâ cevap verdi “O öğüt şudur Allâh’tan başka mâbud yok­tur!» diye açık olarak Hakk’ın birliğini kabul et! O tek olan, O eşsiz olan Allâh, göklerin, göklerdeki yıldızların, yeryü­zünde insanların, şeytanların, perilerin, cinlerin, kuşların yaratıcısıdır! Denizin, ovanın, dağın, çölün yaratıcısı da O’dur; mülkünün sınırı, zatının benzeri yoktur! Bu inanca karşılık olarak alacağın dört fazîlet ve lütuf ise şunlardır Birincisi; bedenin daimî bir sağlık ve afiyet, yani feyz ve rûhâniyet içinde olur! İkincisi; öyle bir uzun ömür elde edersin ki, ecel bile senin ömrünün uzunluğundan çekinir, sana yaklaşamaz! Ölümü, sen, beden evinin harabesinde bir define gördüğün için istersin! Yani ilâhî aşka nâil olup, O Rabbe yani “Hüsn-i Mutlak”a kavuşmak istersin. Çünkü bedeninin yüzlerce mânâ harmanına engel olduğunu açık­ça anlarsın! O ebedî nimete ulaşmak için o be­den tanesini yakarsın. Böylece Allâh adamlarının yaptıkları işe uyarsın; bedenden kurtulursun. Ebedî olarak diri kalırsın. Cesedin toprak olduktan sonra da ömrün devâm eder! Üçüncüsü; dünyada ve âhirette teslîmiyetin emniyeti içinde yaşarsın! O kerem sâhibi Allâh, senin cefâna karşı, bunları ihsân etti; vefâlı olunca, seni nasıl görüp gözeteceğini artık sen hesab et! Dördüncüsü; mânen genç kaldığın gibi saçların da katran gibi simsiyah durur, yüzün ise nûrdan erguvan gibi pespembe kalır. Gönlün de O’nun zikri ile dâimâ huzur hâlinde bulunur.” Îmâna gelmesi hâlinde elde edeceği ilâhî ikramları duyan Fir’avun dedi ki “Yâ Mûsâ; müsaade et, ben bunları iyi bir dosta danışayım!” Firavun, Hazret-i Mûsâ’nın sözlerini karısı Asiye’ye açtı. Asiye de; “Ey gön­lü kararmış kişi; bu vaadleri canla başla kabul et! Ne mutlu sana; güneş, senin başına taç olu­yor! Hiç bilmiyor musun ki bu sözler ne vaaddir, ne lutuftur; Allâh’ın şey­tanı affetmesi, onu gözetmesi gibi bir şeydir! O kerem sâhibi Allâh, seni öyle bir lûtfa çağırdı ki, şaşılacak şey?! Hayret doğrusu, nasıl oldu da neşenden yüreğin erimedi?!” dedi. “Gaflet sebebi ile bu kör oluşunda da bir hikmet var! Ama bu ne vakte kadar sürecek? Onulmaz bir illet hâline gelecek kadar aşırı bir gaflet, rûha, akla zehir olacak kadar da olmamalı! Bir dâneye karşılık yüzlerce bahçe ve habbe, bir altına karşılık sana yüzlerce altın madeni veriliyor! Kim Allâh ile beraber ise Allâh onunla beraberdir» Aclûnî, Keşfu’l-hafa, II, 272 hadîsindeki Kim Allâh’ın olursa» o habbeyi vermek, Allâh da onun olur!» ise karşılığını almak­tır!” Çünkü fânî bir varlık, kendisini bâkî bir varlığa teslim edince, o da bâkî ve ölümsüz olur! Rüzgâr ve topraktan korkan ve bu ikisi yüzünden helâk olan katre; aslı olan denize sıçrayabilse, güneşin hararetinden de kurtulur, toprağın kendisini emmesinden de. O katrenin görünen varlığı deniz içinde erir ama, zâtı ve hakîkati da­imî bir şekilde denizin bir parçası olarak ebediyyet kazanır! NASİP OLMAYAN İMAN Bu alış-veriş; aşağılık, süflî bir mahlûkun yedinci kat göğe çıkması gi­bidir; bu lutuf içinde lutuftur! Hattâ bu lutuf ile, lutuf bile kaybolur gi­der!” Asiye’nin bu teşvikleri üzerine Fir’avun dedi ki “Bunu, Hâmân ile de konuşayım, ondan da bir akıl alayım. Çünkü pâdişahın, vezirlerin reyini de alması gerek!” Hâmân, Firavun’un cinsinden ve cibilliyetinden idi. Fir’avun, Hâmân’ı yalnız görünce, Hazret-i Mûsâ’nın kendisine söylediklerini bir bir anlattı. Rahmetten uzaklaştırılmış Hak mahrûmu Hâmân, Fir’avun’un anlattıklarını duyunca feryat etti, ağladı; külahını, sarığını yerlere vurdu. “Ey pek büyük pâdişah; şimdiye kadar herkesin mabudu idin, herkes sana secde ediyordu. Bundan sonra kulların en değersizi, en hakîri mi olacaksın? Bir hükümdar, tutsun da bir kulunun kölesi olsun. Yeryüzü gökyüzü olacak, gökyüzü de yerlere döşenecek; şimdiye kadar böyle bir şey olmamıştır; şimdiden sonra da olma­sın ve görülmesin!” diyordu. Devlet ve mutluluk lokması Fir’avun’un ağzına kadar gelmiş iken, Hâmân bu kötü ve sapık sözleri ile Fir’avun’un îmân ve hakîkat yolunun önünü kesti. Böylece Fir’avun’u imânâ gelmekten mahrum bıraktı. Hiç bir pâdişahın böyle bir menfûr veziri olmasın. Hazret-i Mûsâ; “Ben, lütuflar ettim, cömertlikte bulundum, fakat Allâh sana bunları nasib etmemiş!” dedi. Halkın verdiği pâdişahlığı halk, borç para gibi yine senden geri alır! Ey ahmak! İğreti ve fânî pâdişahlığı mülkün sâhibine yani Allâh’a ver ki, O, sana gerçek pâdişahlık ihsân etsin! Seni, kendine bir dost ve sırdaş edinsin! Kaynak Osman Nuri Topbaş, Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Bu sayfada Dacik nedir Dacik ne demek Dacik ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Dacik anlamı tanımı açılımı Dacik hakkında bilgiler resimleri Dacik sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini bulabilirsiniz. Dacik nedir, Dacik ne demek Yerel Türkçe'deki anlamı İslâm dininden başka dinde olanlar. Ermeni. anlamı, kısaca tanımıErmeni Ermenistan'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan halk veya bu halktan olan kimseYahudi Hz. Musa'nın dinine bağlı olan kimse, Musevi, Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge. Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -den başka biçiminde kullanılan bir Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, İyi, güzel, Ermek "Hey, bana bak, baksana" anlamlarında bir seslenme sözü. Cümlede rica anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz. Üzerine dikkati çekmek için söylenen söze katılan bir dillerde Dachshundköpeği anlamı nedir?İngilizce'de Dachshundköpeği ne demek ? dachshund dog Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. F5

hz musa nın güzel sözleri